Aile hekimi ve diğer sağlık çalışanlarının katılımıyla Kadıköy’de yapılan basın açıklamasına AHESEN olarak biz de katıldık.
Yapılan ortak açıklamada şöyle denildi:
Aile hekimleri Dernekleri Federasyonu %90’ın üzerindeki kapsayıcılık oranı ile Türkiye’deki Aile Hekimlerinin en önemli temsilcisi olarak gerekli gördüğü durumlarda sistemin aksaklıkları konusunda bürokrasiyi uyarma konusunda tam yetkilidir. Yine AHEF birlikte ortak mücadele yürüttüğü sivil toplum kuruluşu oda, dernek ve sendikalar ile ortak platformlarda sağlık sisteminin esas sorunlarına yönelik mücadeleye devam etmektedir.
Bugün aramızda olan AHESEN, ASEF, BDS, GENEL SAĞLIK İŞ, İSTAHED sendika, federasyon, dernek temsilcileri ve üyeleri ile haksızlıklara karşı bıkmadan tükenmeden haykıracağız.
2021 yılı haziran ayından itibaren Aile Hekimliği Disiplinini bilmeyen bazı bakanlık bürokratlarının, hukukçu kisvesi altında çıkarmış oldukları Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme yönetmeliği ile yeni bir sürece girmiştir. Yönetmelik; sözlük anlamının neredeyse tam karşıtı olacak şekilde yönetmekten çok yeni sorunlar çıkarmayı hedeflemektedir. Bu yönetmeliği tanzim edenlerin ülkemizi Sağlıkta gelişmişlik ölçütleri açısından hızla üst basamaklara taşıyan, sağlık ordumuz içerisindeki %5’lik personel sayısı ve bütçeden ayrılan cüzi bir pay ile poliklinik hizmetlerinin %41’ini karşılamayı başaran Aile Hekimliği Modeli ile bir sorununun olduğu aşikardır.
LİYAKAT SAHİBİ BÜROKRATLARI MUMLA ARIYORUZ;
Art niyetin yetersiz kapasite ile birleşmesi sonucunda ise mevzuat hiyerarşisine tamamen aykırı olacak şekilde gerek Ulusal Anayasa ve Kanunlar ve gerekse de uluslararası sözleşmelerle çelişen ucube bir yönetmeliğin ortaya çıkması kaçınılmaz olmuştur. Yakın zamana kadar bu yönetmeliğin geri çekilmesi için verdiğimiz mücadelenin Sağlık Bakanlığı tarafından görmezden gelinmesine bir anlamlı tepki de Danıştay’dan gelmiştir. Danıştay, başvurumuz üzerine, yönetmeliğin sistem içerisindeki mesai arkadaşlarımız aleyhine cezai yaptırımlarını düzenleyen maddelerini Anayasaya aykırılık gerekçesi ile Anayasa Mahkemesine taşıma kararı almıştır. Sağlık Bakanlığının Aile Hekimliği ile ilgili mevzuat düzenleme yetkisine sahip bürokratlarına buradan bir kez daha seslenmek istiyoruz. “Bulunduğunuz konumun asıl amacı ülkedeki sağlık hizmetini bir adım daha ileriye taşımak, sağlık hizmetlerini sosyalleştirmektir! Aile hekimlerine nasıl ceza verebilirim anlayışı ile düzenlenen yönetmelik bu amaca açık bir şekilde muhalefet etmektedir.!”
Bir diğer önemli gündem maddemiz ise “sağlıkta şiddet” sorunsalı.
SAĞLIKTA ŞİDDETİN SORUMLUSU BUNU BİZE REVA GÖREN BÜROKRATLARDIR;
Neden biz hekim ve diğer sağlık personelinin 15 yılı aşkın süredir talep ettiği 2 satırlık bir yasal düzenlemenin meclis gündemine bir türlü gelemediğini anlamakta zorlanıyoruz. Hem de bu ülkede yılda ortalama 10 kez değişen kanun maddeleri var iken. Hem de her tıp bayramında bize bunun müjdesi veriliyor iken. Bu vesile il şunu da hatırlatmak isteriz ki tüm hekimler ve sağlık profesyonellerini korumaya yönelik yapılacak bir düzenleme devlet adına bizlere verilecek bir müjde olmaktan çok bir yükümlülüktür, görevdir. Anayasamızın 49. maddesinde “Çalışma, herkesin hakkı ve ödevidir. Devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları korumak, çalışmayı desteklemek ve işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak için gerekli tedbirleri alır.” İfadesi yer almaktadır. Bu ifadeye rağmen yetkililer bir türlü yapmadıkları mevzuat düzenlemesi ile Ersin Arslan’ı, Fikret Hacıosman’ı, Kâmil Furtun’u ve daha nice arkadaşımızı koruyamamış, asli görevlerini yerine getirmemişlerdir. Sağlıkta şiddet neden ile hayatını kaybeden, yaralanan her meslektaşımızın asil kanı, bile isteye kanuni düzenlemeyi yapmayanlarım ellerine bulaşmış vaziyettedir.
Hekim arkadaşlarımızın düşük motivasyonunun bir diğer önemli sebebi ise içinde bulundukları ekonomik koşullardır.
BİZLER HEKİMİZ KENDİNİZE GELİNİZ;
Yine bu yıl 14 Mart’ta, Aile Hekimlerinin temel ücretlerinde artış sözü bizzat Cumhurbaşkanı tarafından verilmiş, 2 ay gibi bir süre geçmiş, ancak bizlere yansıyan bir düzenleme olmamıştır. Yıllardır 14 Mart’ta sadece 1 günlüğüne hatırlanıp, hekimliğin öneminden bahsedilip, vaatler sıralandıktan sonra kapanış aşamasına geçme ritüelleri artık can sıkıcı olmaya başlamıştır. Sizlerin bizi hatırlamış gibi yapması, vaatlerle kandırmaya çalışması, bir dakikalığına balkonlara çıkıp alkışlaması sizin içten içe yanan vicdanlarınızı bir nebze olsun soğutuyor olabilir. Ancak bilin ki bizi bu tavırlarınız, bize verdiğiniz sözleri tutmayışınızdan daha çok incitiyor. Hekimler ve tüm sağlık profesyonelleri adına bizler hak arama mücadelemize hız kesmeden devam edeceğiz. Artık tutacağınıza hiç inanmasak da verdiğiniz sözleri hatırlatacağız.
Antidemokratik mevzuatlarınıza kararlılıkla karşı çıkacağız.
TEK İSTEDİĞİMİZ DEMOKRATİK BİR YAKLAŞIM;
Ülkemizin sağlıklı yarınlara ulaşacağına ilişkin ümidimiz hiç azalmadan devam edecek. Ve bizler bu uğurda elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz.