14 Mart’ı Tıp Bayramı haline getiren muhteşem bir mücadeledir.
’14 Mart’lar tıbbiyelinin emperyalizme karşı verdiği destansı mücadelenin yıldönümüdür.
“14 MART… BAYRAMIMIZ…
Yine meslek bayramımızın coşkusu var içimizde… Mesleğimizi yaparken yaşadığımız onca sıkıntıyı bir günlüğüne de olsa unutuyor,yorgunluğumuzu bir kenara bırakıyor,sağlık camiasının bu en önemli gününün coşkusunu hep birlikte yaşıyoruz. Çünkü biz tıpçılar biliyoruz ki, 14 Mart alelade bir bayram değil. 14 Mart sadece eğlendiğimiz bir gün değil… 14 Mart, tarihimize ve meslek büyüklerimize bir saygı duruşudur.Meslektaşlarımızın 99 yıl önce emperyalizme karşı verdiği mücadelenin bir nişanı aynı zamanda… Bir övünç günü bizler için…
Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi;geçmişini bilmeyen geleceğine yön veremez.Bu bilinçle her tıp fakültesi öğrencisinin henüz okul sıralarında zihinlerine kazınır, 14 Mart’ın önemi… Emperyalizme karşı kazanılan bir mücadelenin tarihidir. 14 Mart , sömürenlere karşı zaferimizdir. Tıp Bayramı’dır. Bayramımızdır.
Tıp bayramının başlangıcı, o karanlık günlere, ülkemizin düşman işgaline girdiği yıllara dayanır. İstanbul 13 Kasım 1918’de işgal edilir. İngilizler kısa süre sonra Tıbbiye’yi de işgal etmek ister ancak öğrenciler direnir. Bugün olduğu ve bundan sonraki yıllarda da olacağı gibi o dönemde de tıbbiyeliler direniş ruhuyla yoğrulmuşlardır. Birinci Dünya Savaşı boyunca bir çok cephede savaşan tıbbiyeliler çok sayıda şehit vermiştir. Öyle ki bazı yıllarda şehit vermekten mezun veremez hale gelmiştir tıbbiye. 3 Şubat 1919’a gelindiğinde İngilizler, Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’yi karargah yapmak için işgal etmiş, eğitimi de durdurmaya çalışmışlardır. Dekan Akil Muhtar (Özden)’ın çabalarıyla, 4 Fransız hekim eğitim kadrosuna alınır ve öğrenci sayısı 30 ile sınırlandırılarak eğitime devam edilmesine izin verilir. Üniformaları, karyolaları ellerinden alınan, yokluk, yoksulluk içinde eğitimlerine devam eden tıbbiyeliler mücadelelerini bırakmaz.
Öğrenciler okullarını kurtarmak, en çok da işgal güçlerine karşı ayaklanmak isterler ve Tıphane-i Amire ve Cerrahhane adıyla 14 Mart 1827’de eğitime başlamış olan tıbbiyenin, o güne dek hiç yapılmayan kuruluş yıldönümü kutlamasını düzenleyeceklerini bildiriler. Okulun iki kulesi arasına büyük bir Türk Bayrağı asılır ve öğrenciler büyük salonda toplantıya çağrılır. İngilizler birçok öğrenciyi tutuklar ama direnişi bastırmayı başaramazlar.Bu toplantı, tıbbiyelilerin emperyalist güçlere karşı direnişinin başlangıcı olur ve bu destansı mücadelenin yıldönümüdür. Bayramdır…
Ve 99 yıl sonra bugün… Tıbbiyelilerin mücadelesi sürmektedir. En büyük mücadele toplum sağlığını korumak üzerine verilmektedir. Bu mücadele, sadece hastalıklara karşı tedbirler alınmasıyla sınırlı değildir. Atamızın dediği gibi dahili ve harici bedhahlarımıza karşı da büyük bir mücadele verilmektedir. Ticari kaygılar nedeniyle verdiği yemini unutmuş doktorlar, son yıllarda sayıları gittikçe çoğalan, sosyal medyanın da etkisiyle etki alanlarını arttıran sözde uzmanlar, yalan yanlış açıklamalarla birey ve toplum sağlığını tehdit etmektedir. Bizler, insan hayatını kurtarmaya yemin etmiş tıbbiyeliler, dün olduğu gibi bugün de yanlışlara, şarlatanlara, doktorculuk oynayanlara karşı halkımızı koruma gayreti içindeyiz. Bilimin hurafelere karşı mücadelesidir bu…
Bu mücadele kapsamında, aşılamanın ne denli önemli olduğunu anlatmayı sürdüreceğiz.Mücadelemizi sürdüreceğiz ki ülkemizde ve yakın coğrafyamızda terör yolu ile işgal hevesinde olanlar,tanıdık oldukları akıbetlerini yine yaşasınlar…
Mücadelemizi sürdüreceğiz ki, anne-bebek ölümleri azalmaya devam etsin.
Sürdüreceğiz ki, bir zamanlar canlar alan, sürdürdüğümüz kararlı aşı uygulamalarıyla bugün artık ölümcül olmaktan çıkmış olan, kızamık, difteri gibi hastalıklar yeniden hortlamasın; çocuklarımızı, halkımızı, ülkemizi tehdit etmesin.
Mücadelemizi sürdüreceğiz ki aşılama yolu ile çiçek hastalığı gibi yer yüzünden silinen , çocuk felci gibi ülkemizden silinen ,kızmakta olduğu gibi ülkemizden silinmek üzere olan hastalıklara yeni başarılar eklensin…
Mücadelemizi sürdüreceğiz ki, her evden sağlıklı, mutlu çocukların, ebeveynlerin kahkahaları yükselsin…
99 yıl sonra bugün.. Çok önemli bir mücadelemiz daha var. Bu kez düşman, toplumumuzu sarmalayan öfke… Tıbbiyeliler, hasta ve hasta yakınlarının sözlü ve fiziki saldırısına uğruyor, tartaklanıyor, yaralanıyor, öldürülüyor. Bu şiddeti kabul etmiyoruz. Bu şiddeti hak etmiyoruz. Bir kez daha haykırıyoruz: “Sağlıkta Şiddet Yasası Çıkarılsın!”
Bugün 14 Mart… Onurlu mesleğin onur günü…
Günümüz kutlu olsun…”
Dr.Gürsel ÖZER
AHESEN Genel Başkanı