1 Mayıs tarihi; emeğin, dayanışmanın, işçilerin 1889 yılında 2. Enternasyonel’de Birlik ve Mücadele Günü olarak kutlanma kararı alınmasından bu yana bayram olarak kutlanıyor. Ancak bildiğimiz bayramlara hiç benzemeyen bir gün. 1 Mayıs 1886 ABD’de cesur, korkusuz dört işçi liderinin 8 saatlik çalışma günü mücadelesine önderlik ettikleri gerekçesiyle idam edildikleri gündür. Bütün dünyanın işçilerin suçlu oldukları için değil, emekçi oldukları için idam edildiklerini bildiği gündür 1 Mayıs.
Osmanlı döneminde de 1906’da kutlanmış 1 Mayıs ilk olarak. 1921’de Kurtuluş Savaşı döneminde, tersane işçileri işgal altındaki İstanbul’da kutlamışlar. 1923’de yine tütün işçileri, askeri fabrika, demiryolu işçileri, İstanbul telefon, tramvay işçileri belli taleplerini topluca dile getirmişler 1 Mayıs da. Sonra mı? Sonra 1925’de Takrir-i Sükun kanunuyla toplu gösteri ve yürüyüşler yasaklanınca 1 Mayıs kitlesel olarak kutlanamaz hale gelmiş. Sonraki yıllardan günümüze de emeğin ve dayanışmanın mücadelesi zorlu, sıkıntılı bir şekilde süre geldi.
Sağlık alanı da, sağlık çalışanlarının emeğinin çok fazla olduğu bir hizmet sektörü. Sağlık hizmeti sunarken hekimler, ve tüm sağlık çalışanları birebir insan ile temas etmek ve çok fazla emek harcamak zorundalar. Hiç kuşkusuz üretilen sağlık hizmetinin kalitesini arttıran, yükselten bu emektir. Bu kadar emek ağırlıklı bir alanda canını hiçe sayarak çalışan sağlık emekçileri, hekimler, hemşireler, ebeler ve tüm sağlık çalışanları bugün hak ettikleri değeri görebilmekte midir? Bugünlerde yaşadığımız pandemi sürecinde bile zorlu, yorucu ve yıpratıcı çalışma koşullarında görevlerini büyük bir özveri içinde yerine getirmeye çalışan sağlık emekçileri yine hak kayıpları, uzun çalışma saatleri, artan iş yükü ve en kötüsü de psikolojik ve fiziksel şiddetle karşı karşıya kalmaktadır. Artık neredeyse sağlık çalışanlarının süregelen sorunu haline gelen şiddet terörü, yapılan hukuki düzenlemelere rağmen çözüm aşamasından çok uzakta görülmektedir. Her an şiddete maruz kalabilme endişesi içinde hizmet vermeye çalışan bir hekimin, sağlık çalışanının işine motivasyonla devam etmekte ne kadar zorlandığı aşikardır.
Hastalarına bütüncül sağlık hizmeti sunan, bebekleri daha doğmadan önce takip etmeye başlayan ve hayatlarının ileri dönemlerine kadar birlikte olan, her bir hastasının sağlık durumunu yakinen izleyen biz Aile Hekimliği çalışanları da bu gibi olumsuz süreçleri maalesef yaşamaktayız. Yapılması gerekenleri “Hükümetler sağlık hizmetlerinin bütçeden finansmanını birinci basamak sağlık hizmetlerinin geliştirilmesine öncelik verilmesini ve nitelikli sağlık yöneticileri kadrosu oluşturulmasını kabul etmeden ve inançla uygulamadan sağlık hizmetlerinde gelişme sağlanamaz.” diyerek çok önceki yıllarda Prof.Dr. Nusret Fişek hocamız dile getirmişti. Özelikle salgın sürecinde de birinci basamak sağlık hizmetlerinin esası olan koruyucu hekimliğin ne kadar önemli olduğunu anlamış olmalıyız.
Hep birlikte geçmiş tarihimizden aldığımız bu güçle omuz omuza birlik ve mücadelemizi daha da büyüterek, sağlık emekçilerinin hak ettiği değer ve kazanımları çoğaltarak, 1 Mayıs’ları gerçek anlamda bayram olarak kutlayacağımız güzel yarınlara ulaşabilmek umuduyla.
YAŞASIN 1 MAYIS!