Aile Hekimliği uygulamasına , koruyucu hekimlik çalışmalarına hız vermek üzere 2007 yılında pilot uygulama ile start verilmiştir. Yıllar içerisinde bağışıklama ve Gebe çocuk izlemlerinde mesafe kat edilmesine rağmen ; diğer koruyucu hekimlik uygulamalarında beklenen gelişim sağlanamamıştır. Yönetenlerin popülist yaklaşımları ve iş bilmez uygulamaları ile tedavi edici hekimlik ön plana çıkarılmaya başlanmış, ard arda getirilen angaryalarla ve günübirlik yaklaşımlarla sistem özünden uzaklaştırılmıştır. İdare aile hekimlerine koruyucu hekimlik uygulaması için rahat ortam sağlamak yerine, Aile Sağlığı Merkezlerini iş görme merkezi haline getirmeye çalışmışlardır. Bakanlığımızın bu yaklaşımı diğer kurumlara da cesaret vermiştir. Her kurum, kuruluş ve hatta özel sektör uydurma sağlık raporları için Aile hekimlerini adres göstermiştir. Bu anlayış çığırından çıkarak vatandaşın alacağı şifrelerin bile Aile hekiminden alınmasına kadar gitmiştir. Bakanlığın bu anlayışı, diğer kurum ve kuruluşların aynı anlayışa iştirakı ile, içinden çıkamadıkları her konuyu ve sorumluluğu aile hekimlerine yüklemek gelenek halini almıştır. Bu anlayışın en son örneği de 7039 sayılı kanunla İçişleri Bakanlığının Aile hekimlerine yıkmaya çalıştığı hafiyelik falcılık görevidir.
19/10 2017 tarihinde kabul edilen Nüfus Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 7039 sayılı Kanun 03/11/2017 tarihli ve 30229 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. İlgili kanunun beşinci maddesinin 4. Bendi ile 5490 sayılı Kanunun 15 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
(4) Sağlık personelinin takibi dışında doğan çocukların doğum bildirimi nüfus müdürlüklerine sözlü beyanla yapılır. Her sözlü beyanda mülki idare amirinin emri ile aile hekimlerince beyanların doğruluğunun araştırılması zorunludur.
İlgili kanunun uygulamasına yönelik olarak İçişleri Bakanlığının 11/12/2017 tarih ve 2017/2 sayılı Genelgesi yayımlanmıştır. Genelgenin 2. Maddesi
‘Sağlık kuruluşlarında veya sağlık personeli nezaretinde gerçekleşmeyen doğumların bildirimi nüfus müdürlüğüne sözlü beyanla yapılabilecektir. Ancak sözlü beyanların doğruluğunun mülki idare amirinin emri ile araştırılması zorunlu olduğundan, yapılan araştırma sonuçlanıncaya kadar bu bildirimler aile kütüğüne tescil edilmeyecektir.
Sözlü beyan ile yapılacak doğum bildirimlerinde; nüfus müdürlükleri, aile hekimleri ve sağlık kuruluşlarınca yapılacak işlemler ile sözlü beyanların doğruluğunun araştırılmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlığımız ve Sağlık Bakanlığınca müştereken belirlenecektir. Çalışmalar sonuçlandığında belirlenen usul ve esaslar en kısa sürede bildirilecektir.
Diğer taraftan, doğum bildiriminin doğumun gerçekleştiği sağlık birimine de yapılabilmesine ilişkin teknik alt yapı çalışmaları sürdürülmekte olup, uygulamaya ilişkin açıklama ayrıca gönderilecektir.’
Şeklinde olup uygulama için İçişleri bakanlığı ile sağlık bakanlığı ile birlikte usul ve esasların belirleneceğini bildirmişlerdir. Şimdi söz sağlık bakanlığındadır. Sağlık bakanlığı tıbbı gereklilik ve bilimsel bakış açısı sergilemek durumundadır.
Yapılacak işlem çok nettir.
Hiçbir kişi kendi yaptırmadığı doğum için beyanatta bulunamaz bulunmamalıdır.
Hekim gözetiminde olmayan doğumların doğruluğunun araştırılması için tek geçerli olan DNA testleridir. Aksi yaklaşımlar bilimsellikten uzak ve hekimi etik dışı davranmaya iten zorlamalardır.
Sağlık bakanlığından bekletenimiz bilimsel duruşu temel ilke edinmesidir.

Dr.Gürsel ÖZER

AHESEN Genel Başkanı